zaman sadece birazcık zaman

17 Mart 2012 Cumartesi

İşte Anadolu'nun Korkunç Yaratıkları

Kara-kura: Erzurum ve Erzincan yöresindeki inanışlara göre bu tabiat üstü güç, albastı gibi lohusalara musallat olan, onları korkutarak, ciğerlerini söküp götüren bir varlıktır. Konya civarında anlatıldığına göre, bu cin, keçiye benzeyen fakat kedi büyüklüğünde olan, insanların üstüne çökerek onları boğmaya çalışan bir yaratık şeklinde düşünülür. Gün ışığından korkar, güneş doğunca kımıldayamaz, ancak o zaman yakalanabilir. Ona yemin ettirdikten sonra köle gibi kullanmak mümkün olurmuş. Kara-kura yatağında ekmek kırıntısı olan insanları da çok severmiş. Böyle yataklarda uyuyanlar kara-kura tarafından bastırılır, kabus görür sıkıntı çekerlermiş.
Kara korşak: Erbil’de Türkmenlerin eşek, köpek, domuz, keçi kılığına girdiğine inandıkları bir cindir. Gece kapıları çalıp, ev sahibinin tanıdığı bir ses ve kılıkla onu kandırarak çağırıp kaçırırmış. Bu cinden korunmak için pantolonun düğmelerini açmak gerektiğine inanılır.
Kamos: Harput civarında görülen bir kötü yaratıktır. Tek başına uyuyan insanların üzerine bütün ağırlığı ile çöker, onların çarpılmalarına bazen de ölmelerine sebep olabilirmiş. Geceleri dolaşan bu cin anlatımlara göre bazen iri yarı, bazen de cüce görünüşlüdür. Başında daima bir börk taşır. Bir insan bu börkü kapmayı başarırsa elinde börk büyüklüğünde altın kalacağına inanılır. Zaman zaman kara kedi şeklinde de görülebilen kamosun bastığı kişi, kanının çekilip damarlarının kuruduğunu sanır. Kamos sözcüğünün kabus kelimesinin anlamı ile benzeşmesi dikkat çekicidir.
Kayış Ayak: Romanya Dobruca Türkleri arasında tesbit edilen, lohusalara musallat olan, hava karardıktan sonra ortaya çıkıp, şafak vaktine kadar dolaşan bir cindir. Eğri bacaklı, korkunç görünüşlü bir yaratıktır. Lohusanın omuzlarına ayakları önden sarkacak şekilde sımsıkı yerleşir ve onu istediği gibi dolaştırıp, dilediğini yaptırır. Aynı adla anılan cin, Tire’de yaptığımız derlemelerde de tespit edilmiştir.
At binen cin: Caferi Türklerin inanışlarında gece atlara binerek dolaşan bu adla tanınan bir cin vardır. At sabahleyin terli ve yorgun bulunursa durum anlaşılır. Cin ata binince onun yelesini örermiş. Bu cini yakalamak için atın yelesine zift sürülür, onun buraya yapışması sağlanırmış. Bu şekilde yakalanan cinler yakasına bir iğne takılarak esir edilir, her işte
kullanılırmış. Fakat esir cin bir gün elindeki ekmeği bir çocuğa verir, onu kandırıp, iğneyi çıkarttırır, kaçarmış.
Çarşamba Karısı: (Çarşamba cadısı) Çarşamba günleri ortaya çıkan, dişi, korkunç görünüşlü bir varlıktır. Dolaşma hakkı bir günle sınırlı olduğundan her yeri çabucak gezer. Bu yüzden amaçsız, hiçbir iş yapmadan ortalıkta dolaşan insanlara “Çarşamba karısı gibi gezip durma” denir (Tire, Ödemiş, Bayındır).
Ağırlık: Yurdumuzun hemen her yöresinde yaygın olarak bilinen, derin uykuda olan insanların üzerine çöken, bütün gücüyle bastırarak onların uyanmalarını engelleyen, korkutup, boğulmalarına sebep olan kötü bir tabiat üstü varlıktır. Üzerine ağırlık çöken insanlar uyudukları yeri bütün ayrıntıları ile gördüklerini, bağırmak istediklerini, fakat seslerinin çıkmadığını, üzerlerindeki güçlü kuvvetli biriyle mücadele ettiklerini, haykırarak uyandıklarını söylerler. Aynı sıkıntıları yaşatan bir diğer kötü cinin adı “karabasan” dır. Bu farklı anlatılara göre Türkiye’nin bazı bölgelerinde canlı bir varlık olarak tasavvur edilirken (Ankara) bazen de korkunç bir rüya olarak adlandırılır (Konya, Anamur, İstanbul).

16 Mart 2012 Cuma

Spor Öncesi Isınma Hareketleri

Spor yapmadan önce mutlaka ısınma hareketlerini yapmanız gerekmektedir. Isınma hareketlerini yaparak sporu kendiniz için daha faydalı ve yapılabilecek hale getirebilirsiniz. Isınmadan yapılan spor hem vücudunuz hem fiziğiniz için zararlıdır ve hiçbir faydası olmayacaktır size. Koşu bile yapmadan önce vücudunuzu ısınma hareketleriyle spora adapte etmeniz gerekmektedir.

Isınma hareketlerini üstteki resimdeki teknikleri sırasıyla yaparak başlayabilir yada aşağıdaki videoyu izlyerek bilgi sahibi olabilirsiniz.

Sizde Kendi Troll Karikatürünüzü Yapın

Son zamanlarda sosyal paylaşım sitelerinde de moda haline gelen troll karikatürlerini sizde çok basit şekilde yapabilirsiniz. Vermiş olduğumuz siteye bağlanarak istediğiniz şekli ve yazıyı yazarak troll karikatürleri yapabilirsiniz. Biraz espiri anlayışınız gelişmişse çok güzel karikatürler çıkartabilmeniz hiçte zor değil. Son günlerde oldukça fazla ilgi odağı haline gelen troll karikatürlerini artık sizde bu site sayesinde basit bir şekilde yapabileceksiniz. Daha ne duruyorsunuz yaratıcı fikir ve espirilerinizle sizde troll karikatürlerinizi yapmaya başlayın.
Troll Karikatür (Rage Maker) yapmaya başlamak için buraya tıklayınız.

15 Mart 2012 Perşembe

Can Bonomo - Love me Back Klip


Can Bonomo kendisi sayfasından paylaştığı tanıtım klibi
Klibin yönetmen koltuğunda aynı zamanda Love Me Back parçasının aranjörü olan Can Saban var. ARRI Alexa kamera ile çekilen klibin görüntü yönetmenliğini Murat Tuncel yaptı.Klibin stil danışmanlığını Umut Eker yaptı. Eurovision klibi, Istanbul Üniversitesi Rektörlük Binası, Pendik Marina ve Yerebatan Sarnıcı’nda 3 farklı konseptten oluşan setlerde çekildi.Soğuk nedeniyle üşüyen oyuncular ve ekip, dağıtılan onlarca kollu battaniye Shmuggle’lar sayesinde ısındı.
2 günde gerçekleştirilen çekimlerin ilk gününde 18 saat çalışan ekip, 2. gün çekimlerini 22 saatte tamamladı. 80’dan fazla oyuncu ile çekilen klipte rol alan oyuncuların tamamı Can Bonomo ve ekibinin arkadaşlarından oluşuyor. Love Me Back klibinin setinde 70’in üzerinde prodüksiyon ekibi çalıştı.Çekimin ilk günü en kalabalık ‘Cümbüş’ sahnesi İstanbul Üniversitesi’nin rektörlük binasında çekildi. ‘Cümbüş’ sahnesindeki orkestra oyuncuları, çekimler için gerçek müzisyenlerden 1 hafta boyunca eğitim aldı.
2. gün, ‘Açık Denizlerdeki Gemi’ sahnesi için, Pendik Marina’da demirlemiş özel yapım bir gemi olan Kybele tercih edildi. Çekimin 2. Günü gece çekimleri, özel izinler ile hazırlanan Yerebatan Sarnıcı’nda çekildi. Bu sahnede Bonomo’ya yakın arkadaşları olan MULTITAP grubu oyuncu olarak eşlik etti. Çekimler boyunca yaklaşık 200 kostüm kullanıldı.


 



14 Mart 2012 Çarşamba

Süpertürk Fragman İzle

Süper Türk Filmi Çok Yakında

süpertürkfilm Süper Türk Filmi Çok YakındaTamer Karadağlı ile yeni bir komedi filmi Süpertürk 16 Mart 2012 tarihinde vizyona girecek. Oyunculuğunu beğendiğim Tamer Karadağlı bu filmde ne kadar başarılı olur, bilemiyorum! Film komedi türünde olmasına rağmen fragman ve teaserleri izlediğimde açıkçası pek gülemedim. Bana göre karakter oyuncuya pek oturmamış. Bu rollerin adamı Şafak Sezer. Filmden kısaca bahsedelim.
Süpertürk Filminin Konusu Nedir?
Süperman filminin konusunu komediye çevirip o şekilde bir hikaye oluşturulmuş. Yani filme özel bir konu yok. Hikayede özgünlük yok. Zaten testere filminde de aynı şey olmuş Destere diye film yapılmıştı. Güldürmek için espiri yapmak gerek ama bu da bir özgünlük ve zeka gerektirir. Aynı şeyleri döndürüp dolaştırıp izleyiciye sunmak pek de hoş olmamış.
Süpertürk Filminde Kimler Oynuyor?
Filmde Tamer Karadağlı ile Arzu Balkan’ın oynaması büyük tesadüf.
Ekber karakteri ile Tamer KARADAĞLI
Abdullah karakteri ile Atilla Arcan
Saniye karakteri ile Suna Keskin
Zeynep karakteri ile Arzu Balkan
Alev karakteri ile Buket Dereoğlu
Cengiz karakteri ile Necmi Yapıcı
Semih karakteri ile Cem Emüler
Uğur karakteri ile Murat Serezli
Süpertürk Film Yönetmeni
Filmin yönetmeni Tamer Karadağlı.
Süpertürk Filmi Yapımcı
İzlen Erdem – İz Prodüksiyon
Süpertürk Film Stüdyosu
Postprodüksiyon | Dijital efektler – Digiflame
Süpertürk Film Resimleri
Süpertürk Film Fragmanı
Süpertürk Filmi Jilet-Fidayda

Türk'ün Gücünü Dünyaya Gösteren Güreşçiler

Türk'ün Gücünü Dünyaya Gösteren Güreşçiler

PLEVNELİ GADDAR KEL ALİÇO (1844-1913)

Plevne'nin Ozikoviça köyünde doğdu. Yağlı güreşlerin en şöhretli ismi, başpehlivanlığı 27 kez kazanan Kel Aliço'dur. Kavasoğlu İbrahim Pehlivan tarafından Kara İbo ile birlikte Abdülaziz döneminde saraya alındı. Sert güreştiği için "gaddar" namıyla anıldı. Huzur güreşlerinde Sultan Abdülaziz'in başpehlivanlarından Makarnacı Hüseyin ve Arnavutoğlu Ali Pehlivanlarla güreşti. Kavasoğlu'ndan sonra Kırkpınar'a katılarak Sarayiçi meydanında efsanevi güreşler yaptı.

Kel Aliço'nun en ilginç güreş hikâyesi ise Koca Yusuf'la yaptığı karşılaşmadır. Aliço 1884'e kadar başpehlivanlık unvanını kimseye kaptırmamıştır. 1884'te Koca Yusuf ile tam altı saat güreştikten sonra cazgır ve hakem araya girerek güreşinizi berabere ayıralım derler, ama Aliço bunu kabul etmez ve şöyle der: "Bunun burasına er meydanı derler. Güreş bitene dek devam eder. Hem bu kızan da beni yenecekse yener". Bu sözlerden çok etkilenen Koca Yusuf, Aliço'nun elini öperek, "Ustam sen böyle dedin vücudumda derman kalmadı. Getir elini sırtımı yere vur" der. Aliço da böyle bir yiğidin Başpehlivan olmayı hakettiğini anlar ve onu 1885 yılının Kırkpınar Başpehlivanı ilan eder.

Aliço o kadar güçlü bir güreşçidir ki 70 yaşında iddia üzerine karşı karşıya geldiği çırağı Adalı Halil'i yarım saat içerisinde alt eder.


KOCA YUSUF


Ününü bütün dünyaya yayan bu büyük pehlivan 1857 yılında Bulgaristan Deliorman'a bağlı Şumnu'nun Karalar köyünde doğdu. Ufacık bir çocukken köyde danalarla boğuşmaya başladı, sonra kispeti ayağına geçirip güreşmeye koyuldu. Ünü önce Deliorman'ı, sonra Kırkpınar'ı kapladı. Türk güreşinin gelmiş geçmiş en büyük pehlivanı olarak ortaya çıktı. Avrupa ve Amerika'da yaptığı bütün güreşleri kazandı. 1898 yılında Amerika'dan dönerken bindiği vapurun batması sonucu öldü. Mezarı dahi yoktur.
Er meydanları Koca Yusuf'u ilk olarak güreş tarihimizin en büyük pehlivanlarından biri olan ve 26 yıl Kırkpınar'ın başpehlivanlığını elinden bırakmayan ünlü “Kel Aliço”nun karşısında tanıdı. Karşı karşıya gelen iki pehlivan yenişemedi, fakat 26 yılın başpehlivanı Aliço maçın sonunda Koca Yusuf'a şöyle dedi: "Bu meydan bundan sonra senindir artık. Senin gibi bir pehlivan ortaya çıktıktan sonra gözüm arkada kalmadan ayrılacağım buralardan. Ödül de, başpehlivanlık da senindir. İkisine de güle güle sahip ol. İkisi de sana helal olsun oğul"


Ve o günden sonra Türk güreşinde Koca Yusuf'un devri başladı. Er meydanlarında kasırgalar yaratıp rakip tanımayan bir kuvvet olarak ortaya çıkan ve yalnız cüssesinden ötürü değil, güreş değerinden ötürü de “Koca” sıfatını alan büyük Türk pehlivanı yenecek rakip bırakmadı. Bunu fırsat bilen açıkgöz organizatörler onu Avrupa'ya götürdüler.
Avrupa’dan sonra Amerika'da yaptığı güreşleri de kazanan ve dünyanın en ünlü pehlivanlarını sıraya dizen Koca Yusuf'a Amerika'da milyoner bir kadın aşık olmuştu. Bu kuvvet ilahından çocuk sahibi olmak istiyordu. Yusuf bunu işittiği zaman, “Ben buraya damızlık gelmedim” diye kükredi.
Avrupa ve Amerika'daki güreşlerinden 800 altın kazanmıştı Koca Yusuf. Bunları kemerine yerleştirip Fransız bandıralı La Buorgogne vapuru ile yurda dönerken bindiği gemi Atlas Okyanusu'nda sis yüzünden İrlanda bandıralı Cromartyshre gemisiyle çarpıştı. 721 yolcunun bulunduğu La Buorgogne, kaşla göz arasında sulara gömülüvermişti.

 

Bu kez denizin içinde bir panik başlamıştı. Denize dökülenler, filikalara atlayıp canlarını kurtarmak istiyorlardı. da can havliyle bir filikanın kenarına yapışmıştı. Filika'da bulunanlar onun heybetli vücudu ile sandalı devirmesinden korktular. Önce yüzüne, kafasına kürekle vurmayı denediler. Fakat dev yapılı adamın çelik pençeleri sanki filikaya kilitlenmişti. Yarılan kafasından ve suratından akan kanlar posbıyıklarının üzerine doğru iniyordu. Onun bu hali filikada bulunanlara daha büyük bir dehşet vermişti. İçlerinden canavar ruhlu bir tanesi filika içinde bulunan ve ipleri kesmek için kullanılan ufak bir baltayı kaptığı gibi o çelik pençelere vahşi bir ihtiras içinde rastgele indirmeye başladı. Bileklerinden kesilip kopan o çelik pençeler gevşedi ve Koca Yusuf'un o dev vücudu Atlantik Okyanus'unun derinliklerine doğru gömülüp gitti.



ADALI HALİL (1870-1927)

1871 yılında Edirne'ye bağlı Kilise köyünde dünyaya geldi. Yağlı güreşin unutulmaz ustası Adalı Halil, Kırkpınar'da tam 18 yıl başpehlivanlığı kazandı. Kara Mehmet Pehlivan'ın oğlu olan Adalı Halil, güreşi Kel Aliço'dan öğrendi ve bundan sonra yaptığı tüm güreş karşılaşmalarını 5-6 dakika içinde zaferle sonuçlandırdı. 1.98 boyunda ve 150 kilo ağırlığında olan usta pehlivan Avrupa ve Birleşik Amerika'da yaptığı güreşlerin sadece birinde yenildi. Amerika'da kendisine "Türk Aslanı" adı takıldı. Yağlı güreş kadar Grekoromeni de büyük ustalıkla yaptı.

İlk Grekoromencilerimizden olan Adalı Halil'e "köprüyü nasıl kuruyorsunuz" diye bir soru sorulmuş ve cevabı şöyle olmuş: "Köprü kurmak mı? Üzerimizden kimi geçirecektik ki köprü kuralım. Biz işimizi şöyle bir ayakta elleşivermekle bitirdik."
Paris, Viyana, Almanya, Boston, Chicago ve New York'ta çeşitli güreşler yaptı. Chicago'da yaptığı bir güreşte kaçak güreşen rakibine kızarak rakibini sararak kaburga kemiklerini kırdı. Bu isim ise zamanının ustalarından Tom Jenkins'di. Ona ne olduğunu soranlar şu cevabı aldılar: "Ne olduğunu anlamadım. Sanki üzerime bir duvar devrildi."

Adalı Halil, 1927 yılında Edirne'de vefat etti. Ömrünün son zamanlarında bile çamura saplanmış buğday yüklü kağnı arabasını dingilinden tutup kaldırmak suretiyle bataktan kurtaracak kadar büyük bir güce sahipti. Pehlivan Halil, Kırkpınar'ın mezarı ilk ziyaret edilen pehlivanlarından olmuştur.


KURTDERELİ MEHMET (1869-1939)

1869 yılında Deliorman'da doğdu. Küçük yaşta güreşe başladı. 1.92 m boyunda ve 148 kg ağırlığındaydı. 21 yaşında dünya çapında nam salmış güreşçimiz Koca Yusuf'un karşısına çıktı ve büyük övgü aldı. 1899 yılında Avrupa'ya gitti. Orada dönemin dünyaca ünlü güreşçilerini yendi. 1911'de 32 gecede 43 müsabaka yaptı ve "Cihan şampiyonu" ilan edildi. Dünyaya adını duyuran "Muhteşem Türkler" arasında yerini aldı.

11 Nisan 1938 yılında Balıkesir'de öldü. Yaşadığı köyde her yıl adına güreşler düzenlenir. Ayrıca Balıkesir'de ve Edirne'de heykelleri dikildi.





KARA AHMET

Türk güreşçileri arasında profesyonel dünya şampiyonluğunu kazanan ilk ve tek sporcu olan Kara Ahmet, 1870 yılında Deliorman'ın Hazergrat kasabasında doğdu. 20 yaşındayken başarılı bir pehlivan olarak İstanbul'a geldi. Ustası Hergeleci İbrahim pehlivandı. Kara Ahmet, Avrupa'ya gitmeden önce yağlı güreş devrinin en ünlü pehlivanlarından çoğu ile kapıştı.

Kara Ahmet'in zamanında Kırkpınar Başpehlivanlığı için mücadele edenlerin başında Koca Yusuf, Adalı Halil, Kurtdereli Mehmet, Hergeleci İbrahim, Çolak Mollave Çapur gibi aslar geliyordu. 1.80 metre boyunda, 105 kilo sikletinde ve ensesi 50 cm olan Kara Ahmet, bu ünlüler başpehlivanlık için güreş atarlerken onların arasına girmeyi başaramamış, bazen yenilmiş, bazen de pes ederek meydandan çekilmişti.
Kara Ahmet, 1897 yılında Avrupa'ya gitti. Paris'te kaldığı kısa süre içerisinde alafranga (grekoromen) güreşi öğrenerek çok sayıda güçlü rakibini kısa sürede tuş etmeyi başardı. Kara Ahmet'in dünya çapında üne kavuşması ise 1899 yılında Paris'te düzenlenen şampiyonaya katılarak altın madalya alması sayesinde oldu.


ŞAMDANCI KARA İBO PEHLİVAN

Bulgaristan'ın Plevne şehrine bağlı Lofça kasabasının Lefniça köyünde 1838'de doğdu. Akrabası olan Şamdancıbaşı Kavasoğlu İbrahim Pehlivan sayesinde saraya girdi. Sultan Abdülaziz'in tahttan indirilişine kadar da sarayda kaldı. Haziran 1876'da saraydan çıkarıldıktan sonra bir süre Büyük Mandıra köyünde eşi ve çocuklarıyla çiftçilik yaptı. Tuhaf bir karakteri vardı. Güreşi ve gezmeyi çok sevdiğinden bir yerde uzun süre kalamazdı, bu nedenle de nerede ve ne zaman öldüğü bilinemedi.

Kara İbo, tutumluluğuyla ün salmış bir pehlivandı. Güreş yerlerine ancak mecbur olduğu için gider ve güreşçilerle birlikte bulunurdu. İçinde yalnızca en gerekli eşyaların bulunduğu bir odada yaşıyordu. Güreşten kazandığı ödülleri gidip almazdı. Fakir mahallelerini yalnız başına gezerken çok fakir zannettiği kimselere sadaka verirdi.

Kara İbo'nun en çok hayret edilecek tarafı çalışmasıydı. Güreşirken gayet zevkle ve incelikle güreşirdi, rakiplerini ilk elde yenmek istemezdi, çünkü hiç kimse kendisine uzun süre karşı durabilecek kudrette değildi. O rakiplerini önceden planladığı ve gayet dikkatle kombine ettiği bir oyunla yenerdi. Esasen onun için galip gelmek pek önemli değildi. Çok gözde ve eşine az rastlanır bir güreşçi olarak tanınmasına rağmen çok alçak gönüllü bir adamdı.

Kara İbo, her sene sonbaharın başında İstanbul'u terk eder, beş altı hafta görünmez, bir müddet sonra tekrar ortaya çıkıp eskisi gibi yaşamaya devam ederdi. Bu terk edişlerinden birinde geri dönmedi ve kimse de ona ne olduğunu öğrenemedi.

FİLİZ HASAN NURULLAH

1867 yılında Bulgaristan'ın Şumnu iline bağlı Bıyıklı köyünde doğdu. Türk güreş tarihinde olduğu kadar dünya tarihinde de çok büyük üne kavuşan bu pehlivan, 2.17 boyunda ve 208 kilo ağırlığındaydı. Filiz Nurullah yağlı güreş tarihimizin en cüsseli ve en ağır pehlivanıydı. Dedesi de pehlivan olan Filiz Nurullah, 16 yaşında kıspet giydi. Altı sene kadar güreşi öğrendikten sonra 22 yaşında Paris'e gitti.

Koca Yusuf'a çırak olduktan sonra, ustasıyla birlikte Türkiye'de yağlı güreş kovaladı. Ancak ağır ve kuvvetli olmasına rağmen yağlı güreşte Kurtdereli, Adalı ve Koca Yusuf ayarında bir başpehlivan olamadı.
Cihan Pehlivanı unvanı alan Kara Ahmet'le 4 Şubat 1900 günü altı bin seyirci önünde güreşti. İki saat süren müsabakada iki pehlivan da son derece yorulmuşlardı ve Filiz Nurullah'ın kısbetinin yırtılması ile müsabaka tatil edildi. İki pehlivan 11 Şubat 1900 Pazar günü ikinci kez karşılaştılar. Serbest güreş olan bu müsabakayı Filiz Nurullah 17 dakika 30 saniyede kazandı. Kara Ahmet kızgınlığından Filiz Nurullah'ın uzattığı eli sıkmadan ayrıldı. Üçüncü ve son güreş 18 Şubat 1900 Pazar günü yapıldı. Kara Ahmet'in yaptığı şiddetli hücum sonucu düşerek sırtı yere gelmiş, ancak kendi hücumuyla böyle bir şey olduğundan ve Filiz Nurullah da nezaket gösterek bu duruma itiraz etmedi ve güreşe devam etti. Hakemin kararına dayanarak galip geldiğini iddia edebilirdi. Ancak vatandaşı Kara Ahmet gibi Cihan Pehlivanı unvanını kazanmış olan bir babayiğidi ve taraftarlarını memnun etmek için isteyerek güreşe devam etmiş ve bu defa bir eser-i hatır olmak üzere mağlup olduğu söylenmektedir.
1894 yılında Paris'e giderek grekoromen güreşi öğrendi. Bu dalda adeta rakip tanımıyordu.



KATRANCI MEHMET PEHLİVAN

1859 yılında Bulgaristan'ın Şumnu ilinin Kadı köyünde doğdu. Daha sonraları Türkiye'ye göç ederek Karacabey'e yerleşti. 1892 yılında düzenlenen güreşlerde yeni yetişmekte olan Kurtdereli Mehmet pehlivanı ezerek yendi ve onun bir süre hasta yatmasına neden oldu. 1894 Mayıs ayında Manyas'ın Mürvetler köyünde yapılan düğün güreşinde Kurtdereli Mehmet Pehlivanla tekrar karşılaştı. Katrancı Mehmet Pehlivan iki sene öncesine oranla daha gelişmiş olan Kurtdereli Mehmet Pehlivan;ı bu müsabakada da yendi. Bu sonuç kısa zamanda yurdun her tarafında duyuldu ve herkes bu genç pehlivanı merak etmeye başladı.
1898'de İstanbul'a gelen menajer Doublier, Kurtdereli ile Katrancı Mehmet'i Paris'e götürdü. Le Velo gazetesinin Fofies-Bergere gazinosunda Ocak 1899'da düzenlediği "Paris Şehri Ödülü" yarışmalarına katıldılar. Bu yarışmalarda Katrancı Mehmet üç Fransız güreşçiyi yendikten sonra dördüncü güreşte 63 saniyede yenilerek grekoromen bilmemenin kurbanı oldu.

Katrancı Mehmet Pehlivan, 1925 yılında öldü ve mezar taşına da şu kitabe yazıldı.

Ah Mehmet mevt
Ünün vardı Türkiye'de,
Yenilmedin Avrupa'da.
Ahir ecel geldi ser'e
Bu kabirde yatan insan,
Katrancı Mehmet Pehlivan.
Oku bana bir fatiha
Ruhu olsun daima şadan.


Bu arada bende Bir Güreşçiyim :)


Koca Yusuf Şarkısı : Burası Er meydanı  İndirmek İçin BURAYA !!! Sağ Tıklayıp KaydetinAmelie - J'y suis jamais allé


Yublu.com İle İnternetten Bedava SMS

Yublu İle İnternetten Bedava SMS



Merhaba Sevgili newbilgi Takipçileri Bu Soğuk Kış Gecesinde İnternette Gördüğüm Bir Sİteyi Sizlere Tanıtmak istiyorum 

Sitemizin Adı Yublu Bu Site İnternetten cep telefonlarımıza bedava sms atmamızı sağlayan bir servis hemde bedava zaten  Türk Halkı'da Bedavayı Seven Bir Millet Olduğumuz İçin Ben Kısa Sürede Bu Site Kapanmazsa Tutacağına İnanıyorum 






Yublu

Yublu nedir?

Yublu bir Firmasoft Tech markasıdır.
Yublu ücretsiz bir kısa mesaj gönderme platformudur. Yublu, tanımladığı bir çok uluslararası operatöre bağlı cep telefonlarına, tek bir adımla ulaşmanızı sağlar.

Neye inanıyoruz?

Biz kolaylığa inanıyoruz.
Yublu ile kısa mesaj göndermek kolay olmalı ve herkes yararlanabilmeli. Bu sebepten kısa mesaj göndermek için Yublu'ya üye olmanıza gerek yoktur. Sadece 2 adımda mesajınızı gönderebilirsiniz.

Dilediğiniz kişiye, dilediğiniz kadar kısa mesajı, dünyanın neresine olursa olsun hiç bir ücret ödemeden iletmenin keyfini yaşamayı size bırakıyoruz.

Yublu nasıl ücretsiz olabiliyor?

Yublu arka planına renk katan markalar sayesinde, hizmetini ücretsiz bir şekilde tüm ziyaretçilerine sunmaktadır. Yublu'ya reklam vermekle ilgli tüm sorularınız için: ads@yublu.com

Fikirleriniz bizim için çok önemli!

Daha iyi olabilmek ve size daha iyi hizmet verebilmek için tüm görüş ve önerilerinizi değerlendirmek istiyoruz. Lütfen hiç çekinmeden bize yazın: feedback@yublu.com

Yukarıdaki Yazılar yublu yetkillileri tarafından yazılmıştır 


Dediğim gibi Türk Halkıyız Bedavayı severiz ya Millet Belkide Bu yazdıklarımı Hiç okumadan Direk Sitenin Linkine Dalıcak 

Yublu.com

AMA BELKİDE ADAMLAR YURT DIŞINDA BUNA BENZER SİTELER VAR ONLARDAN BİRİNİN TÜRKÇE VERSİYONU OLABİLİR 


Uyarı: Bu sitenin telefon numaralarınızı kayıt altında tutabileceğini, çeşitli reklam mesajları göndermek için kullanabileceğini ve hatta 3. şahıslarla paylaşabileceğini unutmayın. Hizmeti kullanmadan önce sitede yer alan Kullanım Sözleşmesi metnini mutlaka okuyun.