Efendim 17. yüzyıldayız. IV. Murat zamanı. Hazerfan Ahmet Çelebi namında bir meraklı vatandaş takıyor kanatları, süzülüyor Galata kulesinden ve geçiyor Boğaz'ı. Vay efendim din iman elden gidiyor diye bağırıyor bir gürûh. Kim onlar? Dinciler, yobazlar, gericiler mi? Cık, cık efendim cık. Bu işin dinle imanla alakası yoktur, mesele rant meselesidir, ekmek kavgasıdır. Din iman elden gidiyor, ahir zamana geldik, kıyamet kopacak diyenler kayıkçılardır. Olur da Hazerfen bu icadın patentini alıp seri üretime geçerse işsiz kalırız deyü korkmaktadırlar. Çoluk çocuk evde ekmek bekliyor değil mi ya...
Bu memlekete matbaa nice seneler sonra geldiyse ecnebi diyarından, hattatlar işsiz kalmasın diyedir.
Aradan seneler, asırlar geçti, Cezayir'de metfun merhum Hezarfen Ahmet Çelebi'yi padişaha şikayet eden kayıkçıların torunları sahneye çıktılar bugünlerde. Noterlerden bahsediyorum. Meclisimiz fazla mesai etmiş, araba satışlarında noteri devreden çıkarmış.